5 Ekim 2020 Pazartesi

Ay Düğümleri ve Entropi Bağlantısı

 

Ay Düğümleri ve Entropi Bağlantısı

Birazdan okuyacaklarınız tamamen bana ait bir birleştirme olacak, bu iki kavram arasında evrensel düzlemde bir benzerlik buldum ve sizle de paylaşmak istedim.

Bilenler bilir Entropi Fizikte, ‘her şeyin maksimum düzensizlik, minimum enerji eğiliminde olduğu’nu söyler. Ne demek bu? Evrende her şey en az enerjide olma eğilimindedir. Bu genel için geçerlidir.

Örnekler vermek gerekirse, şu an evdesiniz, belki birçok kitap okuyup, dil öğrenip, evde vücut çalışıp kendinizi geliştirmek istediniz, ancak mutfağa su içmeye gitmek bile zor geliyor, çünkü entropiniz(düzensizliğiniz) artmış durumda.

Evdesiniz pencere açık, söndürdüğünüz mumun dumanı, evde her yeri kaplamak isteyecek, yetmeyecek, daha çok düzensiz olan dışarı gitmek isteyecektir. Buda felsefesi de: ‘Bileşik olan her şeyin eninde sonunda çözüleceğini, dağılacağını’ söyler.

Rahatlığa alışmış bir toplumu baskıyla diktatörlükle yönetmek isterseniz, bu baskıyı kırıp daha düzensiz bir yapıya bürünmek isteyeceklerdir. Ay Düğümlerine gelelim. Kuzey Düğüm ruhun ilerlemesi gereken hayat yol, işlememiz gereken enerjiyken; Güney  Düğüm güvenli alanımızdır.

Eğer Güney Düğüm Entropinin fazla olduğu yerse; Kuzey Düğüm ‘yöneldiğimiz takdirde bizi aşacak olan yer’dir. Kad’a yönelmek efor sarfetmek, Gad’da kalmak düzensizliğe uymaktır. Bize olumlu dönüşümleri yaşatacak olan Kad’a ulaşabilmek, dirence karşılık gelen mutluluktur.

Ancak Kad’a ulaşırken kişi, içinde bulunduğu ve kendini besleyen Entropi halinden de yararlanmayı, onu rehber etmeyi bilmelidir. Kad’ın bilinç hali ‘kişiyi dağılmaktan ve düzensizlikten koruyan enerjini bulunduğu yer’dir.

 Kova/Uranüs karakterli aşklar için 'ani başlayıp biten ilişkiler' denmesinden hoşlanmıyorum. İlişkilerin ve aşkın doğasını bilmeyen birinin sığ yorumu gibi geliyor. Benim gözlemlerim şu yönde:

Frekansı yüksek olan, elektriksel/birden başlayan ilişkiler insanları yoruyor(nabzınız 150 atarken yaşamı sürdüremezsiniz, dinlemeye ihtiyacınız vardır). Dinlenmek üzere bireyler kendilerine dönme ve içsel olarak kendilerini revize etme yoluna giderler+

Bu yüzden Kova/Uranüsyen aşklar, bireyselliğin önemli olduğu aşikardır.(Kimse kimse için olağanüstü fedakarlık toplarına girip kendi benliğini degersizleştirmez.)

Bu yüzden Kova/Uranüs etkili aşklar için standart ilişki anlayışının dışında aşklar denir, kişilerin yaklaş/uzaklaş durumları ilişkiye dinamiklik, canlılık verir.

Bu tür aşklarda öncelikle 'insan olduğun ve arkadaşım olduğun için değerlisin' teması ön plandadır. İşte bu yüzden Kova/Uranüs etkili aşklar diyorum


Yeşil kalp

8. Ev ve Akrep etkisinin ölüm ve cinsellik ile bağlantısı*

 *Yeniden yaratım enerjisiyle ilgili olan 8. Ev ve Akrep etkisi yapım/yıkım prensiplerini burada ortaya koyar.

Dönüştürmek ve yeniden şekillendirmek, bu kavramlara göre anlatacağım.
*Ölüm ve cinsellik yaşamın iki kutbudur; biri yaşamı var eder, diğeri yok eder. İkisi de yaşamın zıt ama özünde aynı enerjiyle var olan iki yüzüdür *Fransızcada orgazma 'küçük ölüm' denir.Yaşamın en doruk ve coşkulu yüzü, aynı zamanda bilincin devre dışı olduğu ölüme yakın haldir
*Eğer bu evin ve burcun konusu ölümü (tam zıtları), 2. Ev ve Boğa burcu mantığıyla yorumlarsanız bu sizi korkutur. Yüzleşmekten kaçarsınız, çünkü bu evler dünyayı fiziksel bedenin yok oluşu diye anlamlandırır, cinselliği de sadece bedensel hazlar ile ilişkilendirir.
*Ancak 8. Evin ve Akrep burcunun bu konulardaki tavrı enerjisel bir dönüşümdür. Hatta cinselliği bile dönüştürmektir. Bu, kişiye cinsel birleşmedeki şok anını hayatın içine yayarak yaşatarak, sevgiye dönüştürerek bir nevi ölümsüzlük hissi verir ve tüm korkular yok olur.
*O zaman kişi anlar ki 'Bedeni öldürerek ruhu öldüremezsin.' (Bu kavramların çokça yanlış yorumlandığına tanık olduğum için yazma ihtiyacı duydum. Kendini konumlarıyla icat etmek isteyenler için değil hayatın doğasını keşfetmek isteyenler için yazılmıştır, konum/burç sormayın)

Astrolojiyi Nasıl Anlamlandırıyorum?

 ‘Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir. Sahip olmayı istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda artık yapacak bir şey yoktur o gerçeklik size ait olur.Bu felsefe değil, fiziktir.’

Astrolojiyi anlarken çıkış noktam bu söz. Matematik ve fizik bilmeyen(karmaşık sayısal işlemlerden bahsetmiyorum, doğanın matematiğini kastediyorum.) birinin yapacağı çıkarımlar faldan öteye geçemeyecektir.

Her gezegen belli konuyu temsil ediyor ve her burç her gezegende farklı frekanslarda titreşir. Örnek veriyorum: Marsın Akrepte ve Koçta yönetici olmaları ve güçlerini tam potansiyelde gösterebileceklerini söyler.

Genelde bu ‘Aaa ne güzel yönetici gezegenine yerleşmiş burç, çok iyi!’ diye yorumlanır. Fazla titreşimden gelen dürtüsellik potansiyeli midir iyi olan? İyi ve kötü sınıflandırma olamaz, bunu unutalım.

Mars örneğinden devam ediyorum. Mücadele gücüne artısı vardır. Ancak yücelimde bile olsa, yönetici bile olsa, her burcun enerjisi, gezegen enerjileriyle birleştiğinde söylenen her söz bir YORUMDUR.

Astrotayfada hoşuma gitmeyen durumlardan biri bu: ‘Şu gezegen şu burçta yerleşince şu oluyormuş.’ Bunun doğru ifadesi ancak şöyle olur: ‘Şu gezegen, şu burçla birleşince ortaya şu durumların çıkma olasılığı var.’

Basit anlatmaya çalışacağım. Neptün sis, buğu, illüzyonları temsil eder. Venüs, bildiğiniz gibi aşk, sevgi, uyum gibi konuları. Buradan şöyle bir yorum çıkarırdım. Sisli bir havada yolunuzu ararken yanlış yola sapma ihtimaliniz yüksek değil midir?

Venüs de Neptün ile birleşince(Venüs Balık da olur.) aşkta aldanma, karşısındakini olduğundan farklı görme yorumları yapılır, dikkat edin yorum diyorum. Neptünü ilahi aşk ve aldanma olarak yorumlayanlar da kendilerince çıkış yolu bulurlar, ‘temsili kavramlar’ ortada sonuçta.

‘Eee Alrisha madem her şey yorum, nasıl öngörü yapılıyor?’. Bu sorunun cevabı da tamamen profesyonellikte. Tek bakışta harita bütününün merkezini görebilmekte. Venüs Balıkta birisi yıllarca olmayan aşkın ızdırabını çekmez tabii ki. Ay’ı Koçta diyelim+

Gökyüzündeki enerjilerin, kişinin haritasında nelere kavuşum yaptığına bakardım, kişinin getirdiği eğilimlere bakardım, genel yoğun enerjiler hangi ev konumlarında yoğunlaşmış ona bakardım, öngörü hepsinin sentezi. Tek bir cümle söylemek için onlarca işaret bile gerekebilir.

İlişki haritalarına yönelik: ‘Rezonans alanı sayesinde herkesle ve her şeyle bir bağ kurulur. Bizim rezonansa giren her şey istisnasız hayatımıza çekilir. Biz de aynı şekilde diğer rezonans alanlarına karşı koyamayız ve bizimle uyum içinde titreştiklerinde onlara çekiliriz.’

Sinastri de aşağı yukarı bu sözü çağrıştırıyor.Harita potansiyelinizde yaydığımmız titreşimlerle, ona uygun ya da zıt kişileri çeker ya da çekiliriz. Ayrıca bir gözlem daha; en uyumlu sinastri bile olsa kişiler enerjilerini ortaya koymadıkça birleşme olmuyor.

Bu yüzden kendimizi rahat bırakmaya ihtiyacımız var, bırakın titreşsin ve evrene karışsın. Yoksa o sıkışan duygular birçok başka sorunlara neden oluyor.(Burada duygularınızı rahat bırakmaktan kastım sevdiğinizi söylemek değil tüm hücrelerinizle hayata karışmanız.)

İlişki haritaları için de değil; kendi haritalarının uyumlu olduğu konumlara kendini bırakamayan birçok insan tanıyorum, sınırlarını gevşetseler mutlu olacaklar, o konuma sahip olmak, o konumun gereği gibi davranmak değil maalesef.

Şimdilik aklıma bunlar geldi, sabrınız için sağ olun. Bu floodu yapma amaçlarımdan biri de ‘Aa bende o konum var ama öyle değilim’ diyerek heves kaçıranlar içindi. İçime sindi böyle, söyleyen olursa kopyala yapıştır yaparım :)

LGBT+ ve Astroloji

 Önce LGBTnin ne olduğunu anlamlandıralım. Her LGBT bireyi bunu aynı dürtü ile yapıyor olamaz. Hepsine ayrı ayrı saygım var. Ruhsal bir yönelim olsa da, bilinçli bir tercih olsa da(ki bilincin cinsiyeti olmaz der yoga) doğaldır.

Ay, Venüs, Mars, Neptün, Uranüs üzerinden inceleme yapmak isterim. Konum bilgisi vermeyi tercih etmeyeceğim, genel bir yazı olsun ki isterim LGBT+’yı anlamak adına. Yoksa herkes kendine bir şeyler çıkarma dürtüsüyle okuyacak.

*Ay konumları bu yönelimi destekliyorsa, temsil ettiği konularda ‘içsel destek, duygusal güvence, ait olma ihtiyacı, bastırılmış bebeklik ihtiyaçlarının ifade bulmasına yönelik arayışlar’ kişiyi transeksüelliğe, biseksüelliğe , homoseksüelliğe yönlendirebilir.

*Venüs destekliyorsa sevgi, uyum ve hazzı bulmaya yönelik bir arayış olacak.Kendinden birine yakın olma dürtüsü kişiyi homoseksüelliğe sevk edebilir.Tensellik hazla ilgili olan gezegenin yoğun etkisi daha çok uyumlu ve yumuşak bir sevgi düşleyenlerin erotik tercihini belirleyecek

*Mars konumları bu yönelimde etkiliyse ilk önce eril enerjiyi anlamalıyız diye düşünüyorum. Kadın haritasında güçlü bir Mars etkisi var diyelim, onun erkeğin baskın olduğu birlikteliklerden haz alması pek mümkün görünmüyor. İnisiyatif almak isteyecek(baskın olmak gibi) ya da Venüs’e çekilecek. Marstan gelen yönelim cinsel heyecan ihtiyacı fazlalığından da değişkenlik gösterebilir.

*Neptün konumları bu yönelimde etkiliyse ‘ruh’un istekleri ön planda olacaktır. Bedensel olmadığını bilmek temel nokta, bedenin hiçleşmesi, üst varlığa, tanrıya ulaşmak, bütün ile kaynaşmak, dünyanın maddi sınırlarından arınmak, yönelimde belirleyici unsurlardandır.

Gaylik durumunda Neptün etkili olan pasif durumda kalmayı tercih edebilir.İmgelerle de ilgili olduğu için Transeksüeller, düşlerindeki ideal benliği bu yolla gerçek yaparlar.

*Uranüs konumları etkiliyse ilk akla gelen sıra dışılık, aykırılık yolunda gelen elektriksel bir akımla girişilen ilişkilerden bahsetmek mümkün olur.Hatta genelde LGBT ‘bireysel özgürlük’ olarak ele alınırsa direkt akla gelen Kova ya da Uranüstür.

*Farklılaşma isteği ile keşfetme isteği birleşince tabular yıkılacaktır.Kuraldışılığı da temsil ettiği için LGBT’nın her çeşidinde Uranüs etkisi görmek mümkündür. Birey özünü tam ortaya koymak adına tam özgürlük modellerine kendini yakın bulur ve eksantrik yönelimler gösterebilir

Farklı gezegenler ile bu örnekler ve yaklaşımlar çoğaltılabilir. Mesela Merkür ve Satürn yoğunluğunun aseksüel, Jüpiter etkisinin panseksüel yapabileceğini düşünürdüm.1, 2, 5, 7, 8. Evlere daha da yoğunlaşarak bu etkileri ve gezegen yoğunluklarını saptamaya çalışırdım.

Söyleyeceklerim bu kadar umarım ön yargıları kırmak adına faydalı olmuştur. Her ne sebeple olursa olsun tüm renkler bizimle olsun :)

 Bir alanda öncülük yapıp cesaret göstererek 'ilk'leri başaran kadınlara olabildiğince yer vermeye çalışıyorum. Bugün doğum günü olan, sinema tarihinde değerli, ancak filmleri erkek yönetmenlere ait gibi gösterilmiş değerli bir yönetmenden bahsedeceğim:Alice Guy Blaché

Güneş Neptün kurgu, kurmaca, ambiyans, atmoster dekor üzerinden bir organizasyon getiriyor. Aralarındaki quintile açı bu konuda var olan ve yenilikçi bir yeteneğe işaret ediyor. Yönetmenlik Güneşle ilgili, 4-8-12. Evlerden birinde olması geri planda yapacağına işaret.

Venüs sanat yönelimi, Ay anlar, Satürn kadrajlamak sınırlamak ile ilgili. Ay, Satürn, Venüs üzerinden büyük üçgenden gelen muazzam enerji açığa çıkıyor.Sinemacılarda yoğunca görülen Neptün açıları kişide yoğun.

Neptün; Yükselen ve Ay ile Yod kalıbında. Burada saklı olan yetenek, ortaya çıkacağı zamanı Neptünyen alanlarda göstermiş.Mars ile karşıtlığı ve Mars’ın 12. Ev ile kavuşumda olması onun için (sahne arkasında) harekete geçirici olmuş.

 Küçük bir karşılaştırma:

Satürn Koçta zararlı durumdadır, Mars Oğlakta yücelir derler. Hayata yansımasına bakalım: Satürn Koç insanları erken yaşta riskleri göze alan ve bir an önce olgunlaşmanın tadına varmak isteyen yapıdadır.
Yaşlılıkta olgunluk vardır ancak enerji kalmayacaktir algısı bu grubu ürkütebilir.Bu yüzden hayatı yaşamayı erken yaşta öğrenip gençlik yıllarını bilinçli geçirmek isteyebilir.Atatürk lise yıllarında savaşa katılmak istemiş ama yaşı küçük olduğu için orduya alınmamış(Satürn Koç)
Mars Oğlakta, sağlam adım atma uğruna en ufak riskleri hesaplayabilen(başka kuvvetli etkiler yoksa) bir yapı görürüz. Yaptığı işlerden başarı elde eder ve emek emek, garanti şekilde kurmuştur.
Mars Oğlak sistemli de olabildiği için başarı kaçınılmaz olur ancak Satürn Koç gibi acele etmez.Bir Satürn Koç olarak her zaman 'Yaş aldıkça gelecek başarıyı napayım' diyen biri olarak Satürn Koç'un zararlı konumu, her şeyi sosyal deney görmemi sağladı.
Yoruma açık. Kısacası zararlı yerleşimler kötü değil her zaman demek istiyorum
Şaşkınlık sembolü