Cumhuriyet Dönemi Eğitimin Umudu; Bugünün Yaralı Şifacısı
Köy Enstitüleri
Bugün size Türk tarihinde devrim niteliğinde eğitim sistemi
olan aynı zamanda hüzünlü bir mazisi olan Köy Enstitülerinden bahsetmek
istiyorum.Cumhuriyet sonrası adımlar için Atatürk toplumsal varlığın asıl
sahibi köylüleri eğitmeyi önemsemişti.Hazırlıklarına 1935te başlansa da+
17 Nisan 1940 yılında Plüto Aslan nesline geçtiğinde Merkür
ile üçgen açı yaparken parlayan bu sistemi anlatınca ‘bize eğitim adı altında
bunca yıl işkence çektirmişler’ bile diyebilirsiniz.
Bireyin dönüşümünü hedefleyen, kendine yetebilen ve toplumda
devrim yaratma niteliği taşıyabilen lider çocuklar yetiştirmek(Plüton Aslan)
hedeflenmişti.Hatta kapatılma sebeplerinden biri de ‘ülkeyi yöneten kesimden
daha akıllı bir vatandaş görüntüsü oluşturması’ydı.
Merkür’ün Plüto ile üçgen açı yaptığını görürüz.Zihin ve
eğitim yoluyla bir dönüşüm yaşanmasının adımı atıldı.Bilginin gücünden nasıl
faydalanacağını bilen, yaparak yaşayarak öğrenen, bilgiyi sezgileriyle
kendileri elde eden kişiler yetişti.
Uranüs-Neptün açısından gelen kitle karması var.Toprak
grubunda.Öğretmenler gittiği köylerde bilinmeyen tarım türlerini köylülere
öğretiyordu, teorik bilginin uygulama kısmı hep ön plandaydı.Araziler verimli
şekillerde canlandırılıp tarım devrimi de gerçekleşiyordu(Uranüs Boğa)
Neptünden gelen etki bilinç seviyesini artırıp yaşam
tarzında uygulamaya koyuyor; saf, yaratıcı yapıcı uygulamaların önünü
açıyordu.Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları,
besi hayvanları, ağaçları atölyeleri vardı.Sınıfta öğretilen doğada uygulandı.
Üretici eğitim ilkesi benimsenmiş, öğrenci-öğretmen
okullarını kendileri yapıyordu(buğdayda bile şu an dışa bağımlı olduğumuzu
düşünürsek bunun önemini anlarız).Kuruldukları bölgelerin ekonomilerini
canlandırıyorlardı.Girişimci ,‘ben’den çıkıp ‘biz’i düşünen insan yetişiyordu.
Sanat da sistemin parçaşıydı.Venüs-Mars İkizlerde kavuşum
yapıyor.Kültürel-sanatsal atılım da demek bu.Aşık Veysel köy enstitülerini
gezerek saz çalmayı öğretiyordu, öğrenciler keman konserleri veriyordu,
Mozart'ın rondoları öğretilip, Sheakspeare, Moliere oyunları sergileniyordu
Güneş-Jüpiter kavuşumuyla geniş vizyonlar besleyen, geleceğe
yönelik iyimser beklentilerle her yönden genişleyen, büyüme ve özgürlük
yanlısı, keşfetme ve bilgiye sürekli aç ve hayat içinde eğitim veren bu
başarılı projeden mezun olan kişi her konuda bilgi sahibi oluyordu.
Bilgeliğini geçmişten alan(Jüpiter-Güney düğüm kavuşumu) bu
sistem; kullanışlı felsefelerini yayma adına, sahip olduğu spiritüel bilgelikle
de, klasik okumalarına önem veriyor, öğrenmeye meraklı kişiler
yetiştiriyordu.Köy enstitüsünü bitiren biri sadece bir ilkokul öğretmeni
olmuyor+
aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik,
terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da
uygulamalı olarak öğreniyordu.John Dewey’in katkısıyla Hasan Ali Yücel ve
İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde uygulanan bu model+
Güneş Satürn kavuşumu disipliniyle
sürerken, otoritenin bir parçası olmak isteyip zararı ondan gördü.Günümüzde dünyada
birçok ülke Atatürk modeli olarak programlarına geçirirken 1954 yılında siyasi
çekişmelerin kurbanı olarak kapatıldı.
Ülkenin 11. Evine attığı stelyum ile hala daha kitlesel
kurtuluşun ve gereken entelektüel çözümün bu yönde olacağını düşündürüp
ümitlerimizi beslemeye devam ediyor.Sinastride Chiron'u, ülkenin Plütonu
kavuşarak olumlu yıkıcı deneyimleriyle hala şifalandırmaya devam ediyor.
Kıymetli doktorlarımız çalışmalarıyla tıp dünyasında çığır
açacak çalışmalar yapıyorlar; şunu söyleyebilirim ki, bu enstitülerin
kapanmaması bizi hem gelişmiş, kendi kaynaklarını yaratan bir millet yapar; hem
de bu salgından kurtulacak etkili çareyi bulacak doktorları yetiştirirdi